Yaş :
Kayıt tarihi : 01/01/70
Mesaj Sayısı :
Yer :
|
Konu: Pardon! Klasik Müzikle mi Büyüdünüz? (Whop) Cuma Ara. 19, 2008 4:36 pm |
|
|
Arabesk çeşnili, SMS karşıtı bir tuhaf iletişim! Pardon! Klasik müzikle mi büyüdünüz?
Ülkemizde son zamanlarda Ceza ve Sagopa Kajmer gibi önde gelen isimlerle kıyaslanan yeni bir rap ikilisi var: Bektaş ve Sırtlan. Onlar, başka rapçilere sataşmadan sadece mektuplarını dinleyenleriyle paylaşıyorlar. Ama siz yine de bakmayın, kaliteli sataşmalara olan özlemlerini de gizlemiyorlar!
Bektaş, seni gerçek anlamda Cartel'in 2. jenerasyonunda tanıdık. O zamandan beri neler yaptın?
Bektaş: 1999´da Almanca sözlü demolar hazırlayıp plak şirketlerine gönderdim. 2000 senesinde "Jive Records" ile anlaştım ve aynı yıl bu şirket üzerinden "Was Lousn" (N`aber) isimli bir Almanca single´ım çıktı, ardından "Alis im Wunderland" (Ali'ler Harikalar Diyarında) adlı ilk Almanca solo albümümü yaptım. Fakat o albüm şirketin iflası sonucu piyasaya sürülmedi. Bunların dışında aralarında RZA, Mystikal ve Alozade de bulunmak üzere 50'yi aşkın yerel ve uluslararası müzisyene Türkçe ve Almanca sözlü konuk sanatçılık yaptım. "Martin L." isimli bir karikatür rap albümü kaydettim. Sırtlan ile birlikte "Satırlarımıza Başlamadan" isimli çok kaliteli bir albüm yaptık. Şu anda da ikinci Almanca solo albümümü hazırlıyorum.
Sırtlan seni de herkes Batı Berlin tayfası ile tanıdı. Fuat, Killa Hakan, Azra ile beraber yapmış olduğun birçok parça var. Eski Stres Sırtlan ile Sırtlan arasında çok fark var mı?
Sırtlan: Kesinlikle! Bakın herkesin gelişmeye ihtiyacı var. Gelişmediğiniz sürece hem kendiniz hem de müzik adına hiçbir şey yapmamışsınız demektir. Bu, bence kabiliyetsizliğin bir göstergesidir. Ben elimde olan fırsatları ve birikimlerimi yaptığım proje ve albümlere göre kullanmasını bilen bir insanım. "Satırlarımıza Başlamadan" tamamen bir konsept albümü. Belki de hiçbir zaman işlenmemiş konuları ele aldık. Bu albümdeki şarkıları işlerken çizgimizden çıkmamaya kararlıydık. Eskiden dinlediğiniz şarkılardaki sözleri yazmak, sizce ne denli doğru olurdu? Ailelerimizden özür dilerken, ona ya da buna laf atmak ve alakasız bir biçimde şarkının ana temasını yıkmak sizce de profesyonelliğin dışına çıkma anlamını taşımaz mıydı? Burada benim sizlere anlatmak istediğim şu: Gerçekten de eskilerin peşinde koşan, bir türlü önümüze bakamayan insanlar olduk. Bunları aşmak zorundayız. Güçlü, değişikliklere açık ve hazır olalım.
Daha önce hiç adınız birlikte duyulmamıştı. Birden albüm haberi geldi ve Sony BMG gibi büyük bir şirketten albümü çıkardınız. Beraber albüm yapma fikri nasıl oluştu?
Bektaş: Biz zaten birbirimizi yaptığımız şarkılardan tanıyorduk. Fakat 2002 yılında yüz yüze görüşme fırsatı bulduk. Aklımda birkaç MC ile birlikte bir Türkçe Rap albümü yapma fikri oluşmuştu. Bu fikrimi Türkçe söyleyen MC´lerle paylaştım ve sonuçta sadece Sırtlan bu projeye katıldı. Albümü önce Almanya´daki şirketlere sunduk. Fakat olumsuz sonuçlar alınca Türkiye´deki şirketlere yöneldik. Sony BMG ile anlaşmamızda değerli dostumuz ve Türkiye´nin hiphop duayeni Tunç "Turbo" Dindaş´ın çok büyük payı oldu. Sırtlan: Tunç, Türkiye'deki hiphop oluşumunda en büyük rolü oynayan, şu an hayranı olduğunuz kişileri oralara getiren insandır. Tunç´un özellikle benim için bambaşka bir yeri var. Her zaman çıkmaz böyle adam gibi adamlar. Kıymetini bilin.
Albümün yapım aşaması nasıl oldu? Neden mektup konseptini seçtiniz?
Bektaş: Albümde, kendi yaşadığımız ve yaşanıldığına inandığımız konuları ele aldık. Veda nameleri, teşekkür mektupları, özür mektupları, dışarıdan içeriye ve içeriden dışarıya yazılan mektupları okuduk. Unutulmaya yüz tutmuş mektup kültürünü hatırlatmak ve yaşatmak bizim için büyük bir zevk ve görevdir. Ayrıca rap´in ve mektupların birçok benzer noktası var. Her ikisinin de benden sana, senden bana aktarılması gereken bir mesajı ve içeriği var. Bunların dışında mektup kalıcıdır. Günümüzde iletişim çok hızlı ve tam anlamıyla kalıcı değil. Size ulaşan SMS ve e-maillerin kaç tanesini saklama veya dosyalama imkanı buluyorsunuz? Bizim elimizde 80´li yıllardan kalma deste deste mektuplar var. İşte bu, kalıcılığın bir kanıtıdır.
Hayranlarınız sizlerden daha farklı bir şeyler bekliyordu açıkçası&
Sırtlan: Dinleyiciler, mütemadiyen aynı tarzları ele almanızı ve bir çemberin etrafında dönüp dolaşmanızı bekliyor. Fakat şunu da artık kabul etmeleri gerekir ki biz o çemberin etrafından çıkıp yol aldık. Bana "Satırlarımıza Başlamadan" kadar farklı bir albüm gösteremezsiniz. Bunu görmek ve anlamak yine insanların elinde.
Bektaş: Biz, müziğimizi elbette büyük kitlelerle paylaşmak istiyoruz ama müziğimizi insanların beklentilerine göre yapmıyoruz. Kendi duygularımız, düşüncelerimiz ve tecrübelerimiz doğrultusunda yapıyoruz. İnsanların yenilikleri yadırgadığını düşünüyorum. Sanat sonsuz bir yelpazeye sahip ve sadece birkaç tarzla kısıtlanmamalı.
Albümün ilk klip parçası "Ağlarım" oldu. Ardından "B ve S"ye Turbo'nun yönetmenliğinde çok güzel bir animasyon klip çekildi. İlk videonuz gibi ikinci videonuz da çok yankı uyandırdı. Size gelen tepkiler nasıl?
Sırtlan: Yusuf Pirhasan ve Tunç Dindaş, çok genç ve vizyon sahibi insanlar. Çalışma stilleri tamamen profesyonel ve bu profesyonellikten kesinlike ödün vermiyorlar. Dolayısıyla ortaya çok kaliteli ve kalıcı işler çıkıyor. "Ağlarım"dan sonra çekeceğimiz klibin en az o kalitede olması gerekiyordu. Tunç´un üç aylık çalışmasından sonra ortaya, Amerika'daki milyon dolarlık kliplere kafa tutabilecek bir iş çıktı. Gelen tepkiler daima olumlu yönde oldu. Bu iki usta isimle her zaman çalışmak ve kaliteli işler çıkarmak isterim.
Üçüncü bir klip olacak mı?
Sırtlan: Beklenilen ve çok istenilen bir şarkıya klip hazırlayacağız. Bunun da sürprizini şimdiden belirtmiş olalım.
Albümün genelinde arabesk havası çok fazla gibi...
Bektaş: Buna katılmıyorum. Bazı dinleyiciler "Ağlarım" çok arabesk olmuş diyor. Evet, bu parçanın konusu zaten arabesk! Hapishanede yatan bir arkadaşa yazılan bir mektup ve bu mektubun cevabı söz konusu bu şarkıda. Yani "lay lay lom müziği" bu konuya uymazdı. Ayrıca arabesk öğeleri kullanmakta bir sakınca görmüyorum. Biz Türk'üz. Türk müziğiyle, arabeskle ve halk müziğiyle büyüdük. Bence Hint müzikleriyle de hip hop yaratabilirsiniz, Afrika müzikleriyle de. Tekrar tekrar söylüyorum, sanatı kısıtlamayalım!
Sırtlan: Bektaş´ın da bahsettiği üzere "Ağlarım" ve "Her Gün Aynı İsyan" şarkılarında arabesk hava var. Bunun bir sakıncasını gösterebilir misiniz? Tunç Dindaş ile bir sohbetimizde kendisi bu gereksiz ve yersiz "arabesk takıntısı" için şu cevabı vermişti: "Kendileri klasik müzikle mi büyümüşler?
Bakın bu "Arabesk olmuş" yaklaşımları çok kısıtlayıcı ve yadırgayıcı bir zihniyeti aksettiriyor. Orhan Gencebay gibi büyük bir ustanın meşgul olduğu bir tarza bu kadar karşı gelineceğini aklımızın ucundan bile geçirmezdik. Özellikle, Türkiye gibi arabesk ruhunu taşıyan bir ülkede&
Almanya'daki rap piyasası ile ülkemizi kıyaslarsak ne gibi bir sonuç çıkar?
Bektaş: Türkçe rap´in Almanya'da ortaya çıkmış olması çok ilginç. Almanya´daki rap ile Türkiye´deki rap´in arasında birçok fark var. Orada rap´in bir piyasası, altyapısı var. Örneğin radyo ve televizyonlarda rap programları, aylık çıkan hip hop mecmuaları, hip hop booking şirketleri var. Bunlar hip hop´un Almanya´da ciddi bir gelir kaynağı olduğunu gösteriyor. Bir rap albümü rahatlıkla 100.000´in üzerinde satabiliyor. Türkiye´de büyük sanatçıların albümleri 100.000´lik satışlara zor ulaşıyor. Türkiye'de rapçiler zor meşhur olurken Almanya´da prodüktörler ve DJ'ler bile üne kavuşuyor ve müzikle geçimini sağlayabiliyor. Ayrıca Almanya´nın rap yelpazesi çok daha geniş. Diss, Battle ve Reality Rapleri dışında örneğin Pimp Rap, Porno Rap, Gangsta Rap, Storytelling, Political Rap gibi tarzlarda icra ediliyor. Türkiye´de kullanılan kafiye teknikleri Almanya´ya nazaran çok geride.
Sırtlan: Üretim hakkında pek bir şikayetim yok aslında. Şartların rap müzik için tamamen elverişsiz olduğu bir ülkede bu kadar albümün çıkması çok sevindirici. İnandığı bir işin peşinden koşmak ve yılmamak Türk insanının kanında var. Satışlar konusunda maalesef pek olumlu konuşamayacağım. Bektaş'ın da söylediği gibi Almanya'da bu işle geçim sağlanırken, Türkiye'de aç kalabilme riskiniz var. Müzikal anlamda da bir fark söz konusu ama bu fark Almanya'daki prodüktörlerin avantajlarından kaynaklanıyor. Onlar çok daha kaliteli ekipmanlara sahipler. Tüm albümlere ve teknik dergilere rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Fakat bu, hiçbir zaman Türkiye'de olmayacak diye bir şey yok. Her şeyin bir zamanı var. Zamanla ülkemizde de kolaylıklara ve avantajlara sahip olacağız. Üretmek ve sabretmek bunun ilacı.
Yeni çıkan albümler hakkında düşünceleriniz neler? En son hangi albümü aldınız?
Sırtlan: Dr. Dre ve Snoop Dogg´dan birçok albüm aldım son zamanlarda. Bizden de ismini vermek istemediğim birkaç albümü dinledim. En geç ikinci ya da üçüncü şarkılarından sonra dinleyemedim. Kafiyeler çok kötü, bir teknik yok. Umarım bundan sonra benim de sevinerek satın alacağım kaliteli albümler çıkar. Bunu inanın çok istiyorum. Kötülemek için konuşmuyorum da. Zaten öyle olsa isim verirdim ama onca zaman geçmesine rağmen hala Türkiye'de böyle albümlerin çıkması beni üzüyor.
Bektaş: Maalesef yeni çıkan Türkçe sözlü rap albümlerini dinleme fırsatı bulamadım. En son aldığım albüm Cassidy´nin albümüydü. Albüm alt yapı, vokal ve tarz açısından çok kaliteli bir çalışma. Rap dinleyen herkese tavsiye ederim.
Ülkemizde rap müziğin popüler bir hale gelmesi ve bu işi üreten insanların da bu kadar popüler olma isteği hakkında düşünceleriniz neler?
Sırtlan: Türkiye'de rap müzik popüler olsaydı, önde gelen müzik kanallarında her gün defalarca rap klipleri dönerdi. Yine ülkemizin önde gelen ve tirajları çok yüksek olan dergilerinde rap sanatçıları kapak olurdu, albüm satışları yüz binlere ulaşırdı. Bu böyle mi? Hayır! Bu durumda bir popülerlikten bahsedemeyiz. Bunun için çok çalışmamız gerekiyor. Rock müziğinde de aynı sorunlar yaşanmıştı. O insanlar da büyük mücadeleler sonrasında kabul ettirmişlerdi sanatlarını. Bu mücadeleyi bizim de vermemiz ve yılmamamız gerekiyor.
Bektaş: Eğer underground seviyesini aşıp büyük kitlelere ulaşmak istiyorsanız, içinizde popüler olma potansiyeli yatıyor demektir ve bu doğaldır. Sanatçı, sanatını birkaç insanla paylaşarak kişiliğini ve sanatını kısıtlamak istemez. Onu büyük kitlelerle paylaşmak ister.
Bektaş ve Sırtlan tek albümlük bir proje mi yoksa ileriye dönük uzun vadeli bir grup mu?
Bektaş: Biz aslında bir grup veya proje değiliz. Solo çalışan iki sanatçıyız ve birlikte bir albüm yaptık. Bu albümün oluşum süreci çok uyumlu geçti ve çok kaliteli bir albüm ortaya çıktı. Sırtlan´ın müziğe bakış açısı ve benim müziğe bakış açım aşağı yukarı aynı, tarzlarımız ve seslerimiz birbirine çok iyi uyuyor. Birbirimize saygımız ve sevgimiz var. Elbette ileride birlikte farklı projeler yapmayı planlıyoruz, bunların yanı sıra solo çalışmalarımız da devam ediyor.
Sizleri en son Babylon'daki albüm partinizde sahnede gördük. Konserleriniz ne zaman başlıyor?
Sırtlan: Babylon´daki konser gerçekten çok sıcak ve güzel bir ortamda geçti. Özellikle bayan dinleyicilerin de teşrif etmeleri ve herkesten çok ilgi göstermeleri kendi adıma söylemeliyim ki beni çok sevindirdi. Konserlerimizin herhangi bir başlayış ya da bitiş tarihi yok. Gelen tekliflere göre değerlendirme yapıp ona göre sahne alıyoruz. Umuyoruz ki en kısa zamanda yine insanlarla buluşma fırsatı buluruz. Bunun için çok çabalıyoruz.
Türkçe rap'te son zamanlarda büyük dissleşmeler yaşandı, Sizin disse bakışınız nedir? Özellikle Sırtlan, (bize göre Sırtlan Battle Rapin en iyilerinden biriydi) size bir sataşma gelse tepkiniz ne olur?
Bektaş: Competition dediğimiz rekabet ve bunun getirdiği sataşmalar rap´te ve hip hop´da her zaman vardı ve daima olacak. Bunun tadını kaçırmamak gerek. Diss atmak için gerçek anlamda bir neden olursa diss atılır ama kuru diss ile ilgi çekmeye ve prim yapmaya çalışmak bence çok saçma, yaratıcılıkla da pek alakası yok. Ayrıca şunu unutmamak lazım, Diss ve Battle, rap´in sadece iki tarzı. Rap´in yelpazesi ise çok daha geniş ve bu iki tarzdan ibaret değil.
Sırtlan: Elbette Türkçe rap´in de bu kriz dönemini tıpkı Almanya ve Amerika'da olduğu gibi geçirmesi gerekiyordu. Bu tarz olaylar özellikle müziğimizde çok normal ve doğaldır. Fakat sınırları aşmamak ve saygıyı kaybetmemek şartıyla! Çünkü saygı hayatınızda kazanabileceğiniz ve kaybedebileceğiniz en değerli şeylerden biridir. Bize bir sataşma gelse nasıl olur? Üzerimizden prim yapmak isteyen her zavallıya cevap verecek ya da kaale alacak değiliz. Diss atmak çok kolaydır fakat onun altında ezilebilirsiniz, dikkat ediniz. O gömleği giyebilmek ve gerektiği gibi taşıyabilmek yürek ve kabiliyet ister. Battle Rap çok zevklidir. Mizah anlayışınızın mevcudiyeti gereklidir. Eğer illa da Battle Rap yapıp bu değindiğim mizah anlayışına sahip değilseniz, yazdığınız sözler altında ezerler sizi. Herkes Battle Rap´in çok basit olduğunu düşünür. Fakat benim bir cümlem sizin bir albümünüzü eziyor ve değersiz kılıyorsa basit olmadığı anlamını taşır. Yakın zamanda biraz nostalji yapıp o dönemlere layık şarkılar yapmak istiyorum. Özledim açıkçası...
Ulaş Demiröz Whop
Online : www.bektas-sirtlan.com |
|