Yaş :
Kayıt tarihi : 01/01/70
Mesaj Sayısı :
Yer :
|
Konu: 77 Üsküdar Yani Bu Plaka Yerli (NetBul) Ptsi Ara. 22, 2008 6:27 pm |
|
|
Kesinlikle "Yerli Plaka"nın en öne çıkan şarkılarından biri Ceza'nın Sezen Aksu'yla beraber yaptığı "Gelsin Hayat Bildiği Gibi". Oldukça duygusal zamanlardan birinde çıkan "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" şarkısının duygusallık dozunu az bulup Sezen Aksu'nun yolunu tutmuş Ceza. Artık ne çıktığını varın siz düşünün& Birkaç ülke, stüdyo ve prodüktörün parmağı var Yerli Plaka'da. Ceza, bu çok seslilikten son derece memnun& Hayata da bu şekilde bakmaktan yana. Ayrımcılığı sevmiyor& Müziğinde de gençlere bunu salık veriyor ve diyor ki gençler öncelikle sevdikleri savundukları müziği iyi tanımalı.
Yerli Plaka'nın ortaya çıkma sürecinden bahseder misin?
Benim ses tellerimde oluşan rahatsızlığımdan dolayı bir seneye yakın gecikme oldu. Tabi ki atlattık ama psikolojik olarak çok etkiledi kayıt yapamamak. Bir çok prodüktörle ve farklı ülkelerden sanatçılarla çalışmamızda biraz etkiledi bu gecikmeyi. Bunları bir araya toplamak zaman aldı ama 17 parçalık 77 dakikalık güzel bir albüm oldu. Albümün kayıtların çoğunluğu Beşiktaş'ta Digitolia'da Ayhan Sayıner'le birlikte yaptım. Mixini, aranjelerin çoğunu kendisi yaptı. Onun haricinde Almanya'da, Viyana'da, İstanbul'un farklı stüdyolarında Kraft'ta yaptığım kayıtlar var. Mastering Almanya'da yapıldı.
Tek bir elden yürütmek yerine neden bu kadar dağınık çalışmayı seçtin?Tek bir kişinin fikri değil de bir çok insanın yaptığı işle birlikte ortaya çıkmaktı. Çünkü çok renklilik daha güzel oluyor. Her prodüktörün kendi fikirleri duyguları ve yaptığı müzik diğerlerinden farklı. Albümün içinde de biraz farklılık olması gerekiyordu çünkü hepsinin birbirine benzemesini istemedim. Tamam yine de güzel olabilir tek bir prodüktörle beraber çalıştığın zaman ama farklı olduğunda daha iyi oluyor. Sadece Rap dinleyen insanlara değil bütün herkese müziğimi dinletebilmek istiyorum o yüzden geniş bir yelpazeye sahip olabilmesi açısından bu şekilde çalışmayı düşündük.
Birkaç farklı ülkede işleri yürütmeye çalışmak konsantrasyonunu dağıttı mı? Elbetteki. Ben İstanbul'da yaşıyorum, bir prodüktör Hollanda'da yaşıyor onunla bağlantıya geçip sürekli diyalog halinde olmak zor. Zorluklar yaşandı ama sonuçta yine istediğimiz gibi oldu. Bize büyük bir deneyim kazandırdı. Bundan sonraki çalışmalarımız için de tabi ki temel oldu. Bu tarz çalışmalar devam edecek benim için.
Ses tellerinle ilgili yaşadığın rahatsızlık bir daha hiç şarkı söyleyememe konusunda seni ümitsizliğe düşürdü mü? Bu psikoloji şarkılarına yansıdı mı? Zaten 2004'ün ardından annemin vefatından sonra psikolojik olarak çok etkilendim. Kendimi zor toparladım. Tabi ki sürekli konser temposu içindeydik. Dengesiz beslenme, kötü ses sistemlerinde verdiğim konserlerden dolayı sesim de biraz zarar gördü. Ama sonuçta tedavi oldum ve iyileştim ve kayıtlarıma devam ettim. O dönemde psikolojik olarak etkilendim. Çünkü hayatta kendim için yapabildiğim en önemli şey müziğim. Bu yüzden stüdyoya girip ağzınızı açtığınız anda sesinizin kısılması sizi çok üzüyor. Boş boş oturmak zorunda kaldım bu yüzden o dönem içinde sürekli yazdım. Müziklerin üzerinde uğraştım. Bu şekilde geçti.
Albümün isminin "Yerli Plaka" olmasında Türk Rap'ine dikkat çekme isteği mi var? Türkiye'de insanlar Rap Müziği'ni Amerikan emperyalizmi, Amerikan Müziği kaynaklı olarak görüyorlar. Bizim Türk Halk Müziği ve Sanat Müziği haricindeki bütün müzikler batı kaynaklı ve sonuçta bizim kendimize ait bir kültür değil ama müzik evrensel bir dil. Artık dünyanın her yerinde kabul gören bir dil. Amerikadaki örnekleriyle bizi kıyaslamamaları gerekiyor. Hani nasıl yabancı marka araba getirirsiniz ama sonuçta onu Türk plakasıyla kullanırsınız biz de aynı şekilde yabancı kaynaklı bir müzik yapıyoruz ama dilimiz Türkçe. Anlattığımız şeyler bizim kendi sosyal problemlerimiz. Yani bütün dünyayı ilgilendiren genel problemler, savaş, soykırım, ırkçılık gibi. Bunları dile getirmeye çalışıyoruz. Amerika'daki o örnekleri gibi kızlar, paralar, çete, arabalar, içeriğinde değil bizimki. Bizim anlatmak istediğimiz şey hepimizi ilgilendiren sosyal problemler, genel problemler o yüzden anlattığımız dil de Türkçe. Aradaki o farkı çekmek için anlattık. Tüm Türkçe Rap yapan arkadaşlar adına.
Özellikle dikkat çekmek istediğin nokta nedir? Öncelikle Türkiye toplumu içindeki bölünme. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Ermeni, Rum olarak bölünmesi. Politikacıların ve diğer farklı kuruluşların yapamadığı şeyi biz müzikle gençlere anlatmaya çalışıyoruz. Müzik bayrağı altında toplanabiliriz en azından. Yeni yetişen gençlere barış ve özgürlük çağrısında bulunup müzik bayrağı altında toplanabilmek için bunları anlattık. Albümün genelinde de anlatılanlar bunlardır.
Ancak Müzik de bölünüyor biliyorsun, "Rapçiler", "Rockçılar" diye. Ceza buna maruz kaldı mı, yada bizzat kendin bu ayrımı yaptın mı vaktiyle? Ben hayatım boyunca hiçbir zaman böyle bir ayrım yapmadım çünkü ben müzik dinlemeyi çok sevdim. Benim babam 68 kuşağı. Doğduğumda evimizde Rock dinleniyordu. Büyük sanatçıların plakları vardı evde. Ben onları dinleyerek büyüdüm. Ama tabi ki beni en çok etkileyen müzik Rap oldu ilk başlarda. Hiçbir zaman herhangi bir ayrım yapmadım. Doğduğum yer çok kozmopolit bir yerdi. Ermeni, Rum arkadaşlarım vardı. Onlarla birlikte büyüdük. Hayat toz pembe bir şekilde devam ediyordu. Dünyayı hiç bu şekilde zannetmiyorduk kendimizi bilene kadar. Müziğimin içinde de bunlar var zaten.
Sorunlara dikkat çekerken, çözüm de öneriyor musun? Ben herhangi bir müzisyenin herhangi bir düzeni değiştirebileceğine inanmıyorum. Çünkü Beatles, Bob Dylan zamanında milyonlarca insanlar onları takip etti festivaller düzenlendi. Ama sonuçta dünyadaki her şey aynı şekilde devam ediyor. Hiçbir politikacının bildiğini okumasına engel olamıyorsunuz maalesef. Savaşlar, soykırım hala devam ediyor. Terörizm uyuşturucu hala devam ediyor. Biz en azından yeni yetişen gençlerin önceden beyinlerini pozitif mesajlarla doldurup sonradan bu hataları yapmamaları için bunu anlatabiliriz. Ben elimden geldiği kadar bir şeyler anlatmaya çalışıyorum.
Türkiye'de Rap Müziğin yükselişi seninle gerçekleşti diyebilir miyiz? Şu an kendine rakip gördüğün kimse var mı? Türkiye'de bu işi ilk yapanlardanım. Benim zamanımda 40-50 kişiydik. Bir parti düzenlendiği zaman her zaman aynı insanlar olurduk ve biz birbirimizi tanırdık. Cartel dönemi olmuştu bir dönem, biz o zamanlarda da bu işle uğraşıyorduk. Dans eden, söz yazan arkadaşlarımız vardı. Stüdyo ortamına giriyorduk, demolar yapıyorduk. Enerjimizi kanalize ediyorduk dışarıya. O yüzden o zamandan çok az arkadaşımız kaldı. Biz o zamandan beri devam ediyoruz bu işe, ben 29 yaşındayım şu anda. Yaptığım sayısız albüm var, verdiğim bir çok konser var. 60'ın üzerinde konser verdim Avrupa'da. Anadolu'da Elazığ, Diyarbakır, Gaziantep gibi çok uzak yerlere de gittim. Anadolu'daki seyirci daha sıcak ve ateşli İstanbul'la kıyasladığınızda. Çünkü oradaki imkanlar sadece müzik konusunda değil okul eğitim herhangi bir konuda da çok geride kaldığı için insanlar bu tarz bir şey gördükleri zaman büyük bir hevesle geliyorlar ve size eşlik etmeye çalışıyorlar. Siz gözlerindeki o ışığı ateşi görebiliyorsunuz. Ben Üsküdar'da doğdum büyüdüm. Farklı bir kültürün içine girip o insanlarla kaynaştığın zaman kendi yaşadığın ortamı daha iyi anlıyorsun çünkü oradaki fakirlik, zenginlik de daha farklı sizin gözünüzde. O insanların İstanbul'daki seyirciye göre de tepkileri daha farklı oluyor. Tabi ki bu size daha büyük bir heyecan veriyor. Çok uzak yerlerde dinlendiğinizi görmek güzel.
En baştan başlayıp uğraş verdin, ümidinin kırıldığı zamanlar oldu mu, o günlerden ben bu işi ne olursa olsun başaracağım diyebiliyor muydun yoksa bir hayal gibi mi geliyordu? Çocukluğumdan beri çok büyük hayallerim vardı. Okumayı fazla sevmedim. İlkokula başladığımdan itibaren sırada 4 kişi oturuyorduk. Öğretmen dayak atıyordu bize. Eğitim sistemindeki çatlaklıklar yüzünden tabi ki ben inanmadım diploma sayesinde herhangi bir şey olacağına. Sürekli hayaller kurdum, çok düşündüm hani ansiklopedi okuyup belgesel seyretmek benim daha çok işime geldi ders çalışmaktansa. Daha farklı şeyler hayal etmek daha çok işime geldi. Şu anda elektrik teknisyeniyim, liseyi bitirdim bir şekilde ama diplomamın yapamayacağı şeyleri müziğim sayesinde yapıyorum şu anda. Çocukluğumdaki hayallerim dünyayı gezmekti, bir yerlere ulaşabilmekti, belgesellerde gördüğüm diyarlara gidebilmekti. Farklı insanların önüne çıkıp bir şeyler anlatmak karşılığında saygı alabilmek. Bunlar olmaya başladı, müziğim sayesinde dünyayı geziyorum artık bizi davet ediyorlar konser için, festival için. Hayallerim gerçekleşmeye başladı. Onun haricinde insanlara bir şey anlatıp karşılığında bir şey alabilmek bunu da görüyorsun demek ki istediğin şeyler olmaya başlamış. Daha büyük hayallerim var, müziğimi bütün herkese ulaştırabilmek sadece Türkçe anlayan insanlar için değil bütün dünyadaki insanlar için müziğimi yapmaya çalışıyorum.
Nasıl Türkiye'de insanlar örneğin anlamadıkları bir dilde birini dinleyebiliyorlarsa o müziğin içindeki tınıyı ruhu hissedip dinleyebiliyorlarsa neden bizim yaptığımız iş dinlenmesin dünyanın herhangi bir yerinde. Çünkü bugün Hindistan'da yada Latin Amerika'da çıkan bir müzisyen için de geçerli. Her yerde müziklerini dinletebiliyorlar. Bu çok güzel bir olay müziğin dilidir. Ben verdiğim konserlerde yurtdışında özellikle dilimizden anlamayan seyirciler inanılmaz hayran oluyorlar ve bir daha diye bağırttırabiliyorsunuz insanları. Bu sizin işinizi ne kadar iyi yaptığınızın göstergesidir. Benim bir sınırım yok nerden çağrılırsam giderim.
Bunun için somut bir proje var mı? Yabancı prodüktörlerle yada yabancı sanatçılarla çalışmak o gittiğimiz ülkelerin tanınan sanatçılarıyla çalışıp albümde yer almak. Onların albümlerinde yer almak. Tabi ki sizin daha fazla tanınmanızı sağlıyor. Şu ana kadar sayısız yaptığım öyle çalışma var. Eskiden beri biz Rap müziği takip ediyoruz ve Fransa'da, Amerika'da, İtalya'da en bilinen insanları biz tanıyorduk rap camiası olarak. Şu anda Avrupa'da yada Amerika'da rap dinleyen insanlar da Türkçe rap dendiği zaman artık bizi biliyorlar ve bizim varlığımızın farkındalar bu işi iyi yaptığımızın farkındalar. Bunu insanlara gösterebildik. Ben yurtdışına çıktığım zaman röportajlarda gazeteciler Türkiyeden geliyorum, müzisyenim dediğimiz anda Türk Müziği, etnik müzik akıllara geliyor. Rock yada Rap akıllarına gelmiyor. Ondan sonraki soruları sen Müslüman mısın camiye, gidiyor musun oluyor. Maalesef bu çok üzücü. Çok büyük bir önyargı bizim için çünkü burada bir de bizim Rock ve Rap olarak bölünüp birbirimize girdiğimizi görseler daha büyük alay konusu olacak. Bu önyargıyı ve bu duvarı yıkmamız lazım. Çünkü bizi orda temsil eden insanların çoğu faşist bir görüntü sergiledikleri için herkesi o şekilde zannediyorlar. Buraya gelen bir yabancı sanatçıya sen Hristiyan mısın diye sorulmadı bu ülkede. O yüzden bunları yıkmak için mecburuz bazı şeylerde fedakarlık yapmaya.
Burada Rock ve Rap niye kavgalı? Müziği yapan insanlardan mı kaynaklanıyor dinleyicilerden mi? Mesele kimden çıkıyor? İnsanların bilinçsizliği, özentilik, neye karşı olduklarını bilmemekten kaynaklanıyor. Gençlerin özellikle savundukları kültür hakkında hiçbir şey bilmemeleri. Rock'ın da Rap'in de temelinde özgürlük ve saygı var. Mesela festivaller, Amerika'da Woodstack, Vietnam savaşına karşı o zamanlar savaşa karşı başlamış. Barış ve dostluk içinde yapılmış festivaller. Ama Türkiye'de bu amacından çıktı. İnsanoğlu o kuralı bu ülkede bozdu. Festivaller özgürlük ve barış demektir. Sanatçıların bir araya gelip orda sanatlarını sunması. En azından dinlemiyorsanız bile arkanızı dönersiniz. Ama Türkiye'de maalesef bu olmuyor her konuda bölündüğümüz gibi aynı şekilde. Biz bunun olmaması için uğraşıyoruz. Gençler neye karşı olduklarını pek bilmiyorlar. Herhangi bir ülkede G8 Zirvesi yapılırken, Bush yada Rice o ülkeye gittiği zaman bütün gençler sokaklara dökülüp tepkilerini dile getiriyorlar. Bu anarşi olarak da oluyor. Kesinlikle şiddet olmasın en azından varlığımızı hissettirebilecek şekilde kendimizi gösterelim ama Türkiye'de bunu da yapmıyorlar maalesef. O yüzden hep birbirimizle uğraşıyoruz bu ülkede. Bu çok yanlış neye tepki göstereceğimiz neye karşı olacağımızı biraz daha iyi seçmemiz lazım. Dinlediğiniz müziği, savunduğunuz kültürü biraz daha iyi tanımanız gerekiyor. Sokakta gezerken gençler birbirlerine sen bol pantolon giyiyorsun, sen küpe takıyorsun, senin saçın uzun diye sataşıyorlar. Bu şekilde bir durum da oluşursa başka bütün olabileceğimiz bir şey kalmayacak maalesef. Ben kendi adıma farklı tarzda müzik yapan insanlarla kendi ülkemde, Avrupa'da ve Amerikadaki sanatçılarla birleşip hem onların ülkesindeki insanlara hem bizim ülkemizdeki insanlara bunu gösterebiliyorum, örnek olabiliyorum ama işte herkesin bu mantığı anlayıp bu mantık çerçevesi içinde yürümesi biraz zor. Çünkü en basit bir sözü veya cümleyi bile yanlış anlayıp yada anlamak istemeden yorumlar yapıp eleştirebiliyorlar çok kolayca. |
|